30 Nisan Salı 2024
2 yıl önce

Organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker hakkında yakalama kararı

Karar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talebiyle alındı. Şüpheli Peker'in yurtdışında firari olması gerekçe gösterildi, bugün itibariyle yakalama emri çıkarıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada ''Sedat Peker hakkında, yürütülmekte olan soruşturma kapsamında başsavcılığımızın talebi doğrultusunda Ankara 2'nci Sulh Ceza Hakimliği'nin kararıyla yakalama emri düzenlendi'' denildi.

2 yıl önce

Organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in izinden gidiyor

Organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker, geçen gün Twitter hesabından bir paylaşımda bulunarak Gaziosmanpaşa'da 1993 yılında düzenlenen saldırıdan daha büyük bir eylemin eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın adamları tarafından planlandığını öne sürdü. Peker, YouTube'da yayınladığı videolara dikkat çekerek "Devamlı Alevilik konusuna değinmemin sebebi derin mehmetin adamları tarafından geçmişte Gaziosmanpaşa’daki kahve saldırısından çok daha büyük bir eylem yapılıp, ülkede kaos çıkarma planlarını boşa çıkarabilmek içindir. Planları bir cemevine saldırıdır" iddiasında bulundu. 26 YIL SONRA AYNI SÖYLEM! superhaber.tv’nin haberine göre; Gazeteci Toygun Atilla da Peker'in o paylaşımıyla ilgili bir detaya dikkat çekti. FETÖ elebaşı Gülen'in de 1995 yılında Alevilere yönelik saldırı olacağına dair raporu 1,5 ay öncesinde devlete verdiğini söylediğine vurgu yapan Atilla, "26 yıl önce de ve 26 yıl sonra da seslendirenler tuhaf!" ifadesini kullandı. Atilla, paylaşımında şunları söyledi: "Yıl 1995 F.Gülen,Gazi Mahallesi’nde Alevilere yönelik bir saldırı olacağına dair raporu 1,5 ay öncesinde devlete verdiğini söyledi. Yıl 2021 Sedat Peker, Gazi Olaylarından daha büyük bir olay planlandığını iddia etti. 26 yıl önce de ve 26 yıl sonra da seslendirenler tuhaf!" GAZİ OLAYLARINDA NELER YAŞANDI? 12 Mart 1995 tarihinde o dönem İstanbul'un Gaziosmanpaşa ilçesine bağlı Gazi Mahallesi'nde üç kahvehane ve bir pastane kimliği belirsiz kişilerce taranmış, bu saldırılarda Halil Kaya adlı bir Alevi dedesi hayatını kaybetmiş, 25 kişi de yaralanmıştı. Gazi Mahallesi'nde dört gün boyunca süren olaylarda 22 kişi hayatını kaybetmiş, 150'den fazla kişi yaralanmış, çok sayıda kişi de tutuklanmıştı.

2 yıl önce

Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’den övgüyle bahsetti

“Düşünüyorum şimdi o günleri... Cezaevindeki Peker’i nasıl hatırlıyorum?” diyen Pehlivan, şöyle yazdı: “Avukat görüşüne çıktığımızda koridorda karşılaşırdık. Normalde tutukluların birbiriyle konuşması yasaktı. Ancak tutuklu Peker olunca, gardiyanlar bir şey diyemiyordu. İnsana garip gelen ve dahası sert yüzünü bildiğim için biraz da endişelendiren bir nezaketi vardı. Her karşılaşmada, benim de aralarında olduğum tutuklulara “Bir şeye ihtiyacınız var mı” diye sorduğunu anımsıyorum. Benim yoktu. Ama birçok tutukluya bulamadıkları kitabı temin ettiğini duyardım. Koğuştaki televizyonun bir kanalında merkezi sistemden sinema filmi yayını yapılırdı. Oradaki filmlerin seçiminde Sedat Peker’in katkısının olduğu konuşulurdu hep. Bir gün koğuşun kapısı açıldı, gardiyan elinde kocaman bir Maldivler fotoğrafıyla geldi. Meğer Sedat Peker duvarlara asılsın diye tüm koğuşlara manzara posteri hediye etmişti. Cezaevinde tevatürdü, güzelliğe meraklı Yalçın Küçük’e ise dünyaca ünlü modellerin fotoğraflarını gönderdiği iddia edilirdi. Silivri’deyken Fethullahçıların Aksiyon dergisine verdiği söyleşi çok tartışıldı. “Çıkmak için pazarlık yapıyor” diye konuşuldu. Doğru muydu, bilmiyorum. Ama ceza almaktan ve Ergenekon tahliyelerine kadar içeride kalmaktan kurtulamadı. Üyelikten ceza alması ise onun profiline göre az bulundu. Öyle ya gazeteciler bile müebbetlik olmuştu.”

2 yıl önce

İçişleri Sözcüsü: 358 mafya tipi organize suç örgütü çökertildi

İçişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Çataklı, 358 mafya tipi organize suç örgütünün çökertildiğini bildirdi. Mayıs ayındaki iç güvenlik operasyonlarında ise 81 kişinin etkisiz hale getirildiğini açıklayan Çataklı, "Uyuşturucu ile mücadeleye yönelik mayıs ayında gerçekleştirilen 17 bin 893 operasyonda; 23 bin 704 kişi gözaltına alınmış, 2 bin 310 kişi adli makamlar tarafından tutuklanmıştır" dedi. Çataklı'nın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: "3 Mayıs 2021’de Kocaeli ve Van’da yapılan operasyonlarda, 356 kilogram eroin ele geçirilmiş, 5 kişi yakalanmış, 19-22 Mayıs 2021’de Hakkari’de yapılan operasyonlarda, 117 kilogram eroin, 80 litre asetik anhidrit ele geçirilmiş, İran uyruklu 1 kişi yakalanmış, 24-29 mayıs 2021’de Van’da yapılan operasyonlarda, 128 kilogram eroin ele geçirilmiş, 27 Mayıs 2021’de Ağrı’da yapılan operasyonda, 109 kilogram eroin ele geçirilmiştir. 17 Mayıs 2021’de Mersin’de, Lazkiye açıklarında, emniyet, jandarma ve sahil güvenlik birimlerimizin ortak çalışmasıyla, hava destekli olarak yapılan bu operasyonda, 1 ton 500 kilogram esrar ele geçirilmiştir. 2016 yılından sonra her yıl eroin, kokain, metamfetamin ve ekstazi yakalama miktarlarında Cumhuriyet tarihi rekorları kırılmıştır. Bu bağlamda kokainde yüzde 90, eroinde yüzde 38, metamfetaminde yüzde 532, bonzaide yüzde 151 oranında artış sağlanmıştır. KADES uygulamasını şu ana kadar 2 milyon 308 bin 296 kişi indirmiş olup uygulama ile bugüne kadar 142 bin 961 ihbar alınmıştır. 1000 kelepçe izleme kapasiteli Elektronik Kelepçe İzleme Merkezimiz tarafından bugüne kadar 230 vakanın takibi yapılmış olup halen 201 vakanın takibi devam etmektedir. Bugüne kadar elektronik kelepçe tedbir kararı verilerek takibi yapılan vakalarda kadın cinayeti meydana gelmemiştir."

2 yıl önce

CHP’li Özgür Özel ve Veli Ağababa organize suç örgütlü elebaşı Sedat Peker ile görüştü

Suç örgütü elebaşı Sedat Peker'in reklam yüzü olarak kullanıldığı Dubai merkezli kumpas sonrası Türkiye'yi erken seçim ortamına sürükleme görevini üstlenen CHP, aynı zamanda Peker ile AK Parti'yi ilişkilendirmek için algı çalışmalarına başladı. Ancak ortaya çıkan detay, CHP'li isimlerin suç örgütü elebaşı ile olan ilişkini ifşa etti. RAPORDA DA YAZDILAR Buna göre CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ve CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in başını çektiği CHP heyeti 2013 yılında Silivri Cezaevi'nde suç örgütü elebaşı Sedat Peker'i ziyaret etti. Görüşme suç örgütü liderinin ifadesiyle kendisinin değil, CHP'lilerin aldığı özel izinle gerçekleşti. Hatta içerisinde dönemin CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir ve CHP Erzincan Milletvekili Muharrem Işık'ında yer aldığı CHP Cezaevi Komisyonu hazırladığı raporda suç örgütü liderinin ifadelerine bile yer verdi. KILIÇDAROĞLU'NA SORDU CHP'li Özel ve Veli Ağbaba'nın sıkı teması, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 2015 yılında Peker'e yönelik "Mafya" demesi üzerine ortaya çıktı. Peker, 11 Ekim 2015 tarihinde yaptığı paylaşımda Kılıçdaroğlu'na "Eğer ben mafyaysam parti yöneticilerinize, vekillerinize sormanız gerekmez mi, bir mafyaya neden ziyarete gidiyordunuz diye?" sorusunu yöneltti. “NE KONUŞTUĞUMUZU AÇIKLA” Suç örgütü elebaşı Peker, 9 Mart 2016'da kendisini hedef alan Veli Ağbaba'ya da cevap verdi. Firari elebaşı, Ağbaba'ya internet sitesinden "dürüstsen cezaevi ziyaretinde ne konuştuğumuzu açıkla" çağrısında bulunarak, yakın ilişkiyi gözler önüne serdi. “OĞLUNU BANA GÖNDERDİ” Peker ile samimiyet konusunda gündeme gelen bir diğer isimde CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin olmuştu. Suç örgütü lideri, Gürsel Tekin'in oğlunu fotoğraf çektirmek için evine gönderdiğini iddia etmiş, Tekin de bu iddiayı yalanlamıştı.

2 yıl önce

Organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker'in kaldığı otele operasyon!

Aydınlık gazetesi Sedat Peker’in Balkanlardan Fas’a, oradan da Birleşik Arap Emirlikleri’ne kaçışını MOSSAD’ın organize ettiğini, kaldığı otelin de Dubai’de “dokunulmaz otel” olarak bilindiğini öne sürmüş ve otelin çatı katından çekilen fotoğrafları yayınlamıştı. Gazete, bugün de bu haber sonrası Peker'in planlarının bozulduğunu ve Peker'in aralarında Dubai Hilton Oteli'nin de bulunduğu 3 otel değiştirdiğini öne sürdü.. Aydınlık, Peker’in 'dokunulmaz' otelden ayrılmasından sonra taşındığı otele Türkiye’deki rakiplerince operasyon yapıldığı ve Peker'in yeniden ‘dokunulmaz’ otele götürüldüğünü iddia etti. Dubai yönetiminin ise sürecin deşifre olması üzerine telaşlandığı ve Peker'in oteli terk etmesini istediği ifade edildi. DUBAİ YÖNETİMİ TELAŞLANDI Haberde ayrıca şu bilgilere yer verildi: Peker’in zaman zaman kontrol dışına çıktığını kaydeden kaynaklar, “Dubai yönetimi, Peker’in kontrol dışına çıkması ve MOSSAD’ın doğrudan işin içinde olmasının deşifre olması nedeniyle telaşlandı. Olayın kendilerine patlayacağı ve bunun bedelinin ağır olacağı endişesi büyüdü. Birleşik Arap Emirlikleri istihbaratı bölgede oluşan son dengeleri de değerlendirerek Pazartesi günü Peker’in oteli terk etmesini istediler” dediler. MOSSAD KARARI Peker’i yönlendiren ekibin bir yandan Türkiye’de büyük yankı uyandıran videoların ölçüm ve değerlendirmelerini raporlaştırırken bir yandan da 'oteli terk edin' uyarıları üzerine yeni planlar yaptığını ifade eden kaynaklar şu bilgileri verdiler: “Peker ve onu yönlendiren ekip çarşamba günü saat 23.00’de özel bir uçakla Dubai’den ayrılmayı planladı. Peker’in yeni güzergahını belirleyenler, onun Balkanlar’dan Fas’a, oradan da Birleşik Arap Emirliklerine kaçıran ekip. Peker’i MOSSAD’ın ağına düşürenler... Yani Be.. A. ve sevgilisi Mus…. Y. Peker’e yeni ülkeyi bunlar organize etti. Be.. A. ve Mus….Y. üç gün önce yolladıkları raporda Peker ve ekibinin otel kayıtlarını Dubai’deki bir güvenlik bürokratından aldı.” PEKER’İN PAYLAŞIMI Sedat Peker Çarşamba günü öğleden sonra sosyal medyadan kaldığı otelin tespit edildiğini belirterek "Uzun bir yolculuk yapacağım. Malum, aileyle yolculuk zor oluyor ama biz her zorlukta olduğu gibi bunların da altından kalkmasını biliriz" açıklaması yaptı.

2 yıl önce

CIA bağlantılı Enver Altaylı’dan organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’e mektup

Altaylı, “Sevdiklerinden, vatanından uzaksın. Etrafında insanlar olsa da yalnızsın. Ben de dört yıldır cezaevinde tehlikeli tutuklu olarak 10 m2'lik bir hücrede…” olduğunu belirttiği mektubunda Peker’e kitap tavsiye etti.

2 yıl önce

Silahlı saldırıya uğrayan Emre Erciş organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’in bağlantılarını deşifre etmişti

Gazeteci Emre Erciş silahlı saldırıya uğradı. Bacaklarına isabet eden kurşunlar sonrası kaldırıma yığılan ve kanlar içinde kalan Erciş'e, ilk müdahaleyi çevredekiler gerçekleştirdi. Erciş'in saldırıya uğraması bir süre önce organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’in bağlantılarını deşifre eden paylaşımlarda bulunmasını akıllara getirdi. "KENDİMİ İHANET ETMİŞ SAYARIM" "Birileri rahatsız olup, sosyal medya üzerinden saldırıya geçeceklerini de biliyorum. Ama ortada çok büyük ve kapsamlı bir komplo var. Yazmazsam kendimi bu topraklara ihanet etmiş sayarım" diyen Erciş, ucu 15 Temmuz hain darbe girişimine kadar uzanan ilişkiler ağı ile ilgili şunları aktarmıştı: Firari Sedat Peker tarafından gündeme gelen daha doğrusu Sedat Peker’in tetikçi olarak kullanılarak gündeme getirilen Sezgin Baran Korkmaz’ın ABD Merkezli yürütülen kara para aklama ve Kingston Kardeşler ilişkisi madalyonun sadece bir yüzü. Sezgin Baran Korkmaz ve Kingston Kardeşler ilişkisi zaten yazılıp çiziliyor ve ipteki cambaz olarak servis ediliyor. Sezgin Baran Korkmaz’ı önemli yapan ve asıl operasyon amacı olarak kullanılması planlanan madalyonun diğer yüzüyse tam bir küresel operasyon! Aralık 2018’de Başkan Donald Trump’ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn’le Türkiye lehine lobicilik faaliyetlerinde birlikte çalışan Türk-Hollanda vatandaşı Ekim Alptekin hakkında ABD’de hazırlanan iddianame, hem Türkiye’de hem de ABD’de gündemi değiştirmişti. Alptekin ve ortağı Bijan Rafiekian hakkında “Gizli lobi faaliyeti yürütmek, FETÖ lideri Fetullah Gülen hakkında karalama çalışmaları yapmak ve Türkiye’ye kaçırılması için çalışmak” suçlamalarının yer aldığı iddianamenin hedefinde Türk hükümet yetkilileri de yer aldı. Suçlamaların temelini Alptekin'in Flynn'in şirketini lobicilik için tuttuğu,faaliyetlerin finans ve kontrolünü de Türk hükümetinin sağladığı yönündeki iddialar oluşturdu.Kanıt olarak da Flynn, Rafiekian ve Alptekin'in 19 Eylül 2016'da 2 Türk bakanla yaptığı görüşme gösterildi. ABD’de hazırlanan bu iddianame, buz dağının görünen yüzü, arka planda Türk devletine yönelik hazırlanan komplonun habercisi niteliğindeydi. İddianamede yer alan isimler özellikle seçilmiş, profesyonel bir üst akıl eliyle ustaca yan yana getirilmeye çalışılmıştı. İddianamenin 1 Numaralı ismi Kamil Ekim Alptekin, 1977 yılında dünyaya geliyor. Anne ve babası Türkçe Öğretmeni. Baba Mustafa Sevinç Alptekin, 12 Eylül Askeri Darbesinde yaşadığı bir olay yüzünden öfkeleniyor ve 1981 yılında Türkiye’yi terk ederek Hollanda’ya gidiyor. Türkiye İşçi Partisi üyesi olan Baba Sevinç Alptekin, Ankara Siyasal Bilgiler’den mezun olduktan sonra Çalışma Bakanlığında personel müdürü olarak işe başlıyor. 12 Eylül darbesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı yüzünden annesini ameliyat ettiremediği için öfkeleniyor. Öfkelenen Sevinç Alptekin, kendisi gibi öğretmen olan eşi Zehra Alptekin ve oğlu Kamil Ekim ile kızı Çiler’i de alarak Hollanda Hükümeti tarafından ülkedeki Türk işçilerin çocuklarına Türkçe eğitimi vermek için 16 öğretmenle birlikte Türkiye’yi terk ediyor. Alptekin ailesi Hollanda’ya gittiklerinde Kamil Ekim Alptekin 4, ablası Çiler Alptekin ise 6 yaşında. Ekim Alptekin, eğitimini Hollanda’da tamamlıyor. Utrecht University College’den Hukuk dalında Yüksek Lisansını yapıyor. Ekim Alptekin’in hayatı 2002 yılında aldığı Amsterdam Bursuyla gittiği ABD’de değişiyor. Ekim Alptekin, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesine giriyor ve ABD’nin Irak işgaline onay veren kanunu hazırlayan Tom Lantos’un ekibine katılıyor. Alptekin, neden ve nasıl olduğu bilinmeksizin önce Tom Lantos’un gözdesi oluyor ardından dönemin ABD Başkanı George W. Bush ile samimiyetini geliştiriyor. Öyle ki; amiri Lantos, Bush ile toplantı yaparken Bush’un köpeği Barney’e Alptekin göz kulak oluyor. Ekim Alptekin ile Başkan Bush ilişkisi sadece Beyaz Saray ile sınırlı kalmıyor ABD’den ayrılıp geri döndüğü Hollanda’ya kadar uzanıyor. Bush, 8 Mayıs 2005’te gerçekleştirdiği Hollanda ziyaretinde bile özellikle Ekim Alptekin’i ziyaret ediyor. Koskoca ABD Başkanı bir Türkçe öğretmeninin oğlunu özel olarak ziyaret ediyor ve daha sonra yazdığı mektubunda övgüyle bahsediyor. Alptekin, 2002’de geldiği ABD’de çalışmalarını ve ‘Eğitimini’ tamamladıktan sonra yeniden Hollanda’ya dönen Alptekin, Hollanda parlamentosunda çalışmaya başladı. Ardından Fransa’ya gitti ve 1 yıl İnterpol’de çalıştıktan sonra Türkiye’ye döndü. Memur bir ailenin oğlu olarak önce Beyaz Saray sonra Hollanda Parlamentosu ve ardından İnterpol’de çalıştıktan sonra Türkiye’ye gelen Ekim Alptekin, önce ARI Hareketi ardından ABD Derin Devleti Neoconların think-tankı WINEP ile ilişki kurdu. Ekim Alptekin,Türkiye’ye geldiği ve ilişki networkünü genişletmeye başladığı 2005 yılında Hollanda’da 2018 yılında Türkiye’ye kurulan komploda baş rolü oynayacak olan Inova BV Şirketini Utrecht’da kurdu. Fakat burada da bir tuhaflık var. Hollanda’da kurulan şirketin adres bilgilerinde şirketle alakasız iki konut var. İlki Utrecht Adriaan Caddesinde 2 katlı ev, diğeri de 10 mil uzaklıkta bulunan Ridderhof Lane’da bir ailenin ikamet ettiği bir ev. Inova BV’nin adresleri hakkında Ekim Alptekin’e sorulan sorulara Alptekin’in verdiği cevap ise düşündürücü. Ortada bir şirkete yönelik adresler var ama o adreslerde şirket yok. CHP ABD Temsilcisi Yurter Özcan ve WINEP Türkiye Araştırma Programı kurucusu Alan Makovsky ve ondan sonra programın direktörlüğüne gelen Soner Cagaptay ile ilişkiler geliştirdi. O dönem WINEP uzmanlarından Gazetesi Aslı Aydıntaşbaş ile tanıştı. Aslında süreç Ekim Alptekin’in 23.3.2012 tarihinde Patronlar Dünyası isimli haber sitesinde anlattıkları gibi gelişmiyor. Ekim Alptekin, Cihan Kamer ile ortak olarak şirket kurduğunda zaten hedef alınıp ele geçirilmek istenen Eclipse şirketinin yönetim kurulunda yer alıyor. Ekim Alptekin, 2006-2009 yılları arasında yaşananları manipüle ederken Türkiye’de de önemli bir projenin adımları atılıyor. Projenin amacı Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP’nin başına getirmek. Bu yüzden de Kılıçdaroğlu’nun parlatılma süreci başlıyor. Kılıçdaroğlu’nu parlatma operasyonunun medya ayağında, geçtiğimiz günlerde firari suç örgütü lideri Sedat Peker’e anlattıkları için teşekkür eden ve 90’lı yıllarda mafya ile mücadele ederken Peker hakkında 1 tane haber yapmayan Uğur Dündar var. Dönemin CHP Grup Başkan vekili Kılıçdaroğlu, yine dönemin AK Parti Genel Başkan yardımcıları Şaban Dişli ve Dengir Mir Mehmet Fırat ile yine dönemin Ankara B.B. Başkanı Melih Gökçek’i düelloya davet ediyor, moderatürlüğü de Uğur Dündar yapıyordu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yayınladığı belgeler doğrultusunda görevinden istifa edenlerden ilki dönemin AK Parti Genel Başkan yardımcılarından Şaban Dişli oldu. Kılıçdaroğlu’nun dile getirdiği iddia ise ‘İş takibi için alınan 1 Milyon Dolarlık’ rüşvet olmuştu. Şaban Dişli, 8 Ağustos 2008’de mahkeme tarafından aklanmıştı. 11 Ağustos 2008’de Kemal Kılıçdaroğlu elinde belgeyle çıktı ve Şaban Dişli’nin iş takibi için ‘1 Milyon Dolar’ rüşvet karşılığında Akademi Ofset A.Ş ile anlaşma yaptığını iddia etti. İddialara konu olan belge 31 Ağustos 2006 tarihliydi. Belgenin altında Akademi Ofset A.Ş. adına Mehmet Karasu ile Şaban Dişli’nin imzası vardı. Şimdi burada virgül koyarak bu iki ismin twit zincirimin konusu olan Kamil Ekim Alptekin ile ilişkisine bakalım. Belgenin altında imzası olan isimlerden dönemin AK Parti Genel Başkan yardımcısı olan Şaban Dişli, 7 Ağustos 2007’de Aslı Aydıntaşbaş ile evlenen Ekim Alptekin’in 2 nikah şahidinden birisiydi. Belgede imzası olan 2. isim Mehmet Karasu ise Ekim Alptekin’in çalışanıydı. Mehmet Karasu, Kamil Ekim Alptekin’in ortakları arasında yer alan EA İnşaatın Kartal Kule ve Beykonak Evlerinin proje danışmanıydı. Bununla birlikte Mehmet Karasu’nun bir diğer adresiyse SİMTEL Uluslararası Pazarlama Anonim Şirketiydi. Çok kısa bir şekilde ARTI 1 TV’nin kuruluşundan kapanışına bir özet geçeyim ki ilişki ağı daha iyi kavransın. Uğur Dündar, Tuncay Mollaveisoğlu, Banu Güven gibi isimler, bir şeyler yapalım, sesimizi duyuralım diyerek bir TV kanalı kurma kararı alıyorlar. İmece usulü boyayı yapan oluyor, cihaz getiren oluyor, ekip kuruluyor, stüdyo oluşturuluyor ve ARTI 1 TV 23 Nisan 2013’te yani gezi olaylarının başlamasından yaklaşık 1 ay önce test yayınları yapmaya başlıyor. ARTI 1 TV, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı yapılması sürecinde basın ayağında pr çalışmalarını yapan Uğur Dündar tarafından test yayınına başlıyor başlamasına ama masraflar arttıkça işin içinden çıkılamıyor. Bir finansör arayışı başlıyor. Bu finansör arayışında dönemin CHP Genel Başkan yardımcısı Erdoğan Toprak’ın kapısı çalınıyor. Toprak, finansörlük konusuna hem sıcak bakıyor hem de kanalı kendisi almak istiyor fakat siyasetçi olduğu için bu teklif uygun görülmüyor. Bunun üzerine Erdoğan Toprak, gerekli olan finansmanı sağlayacağı yönünde teminat vererek çalışmalara başlıyor. Kılıçdaroğlu liderliğinde dönemin CHP İstanbul ilçe belediye başkanlarıyla bir araya gelinerek toplantılar yapılıyor. Yapılan tüm bu görüşme trafiğinin ardından Erdoğan Toprak’ın talimatıyla dönemin CHP MYK Üyesi Burhan Şenatalar görevlendiriliyor. Toprak tarafından görevlendirilen Şenatalar da finans konusunda Altan Ertürk’ü görevlendiriyor. Altan Ertürk’ün görevlendirilmesiyle birlikte ARTI 1 TV 29 Nisan 2013’te düzenli yayına, Gezi Olaylarının başlamasından 14 gün önce de TÜRKSAT 3A ve D-Smart Platformunda yayına başlıyor. Erdoğan Toprak’ın talimatıyla ARTI 1 TV’nin finansörlüğüne başlayan Altan Ertürk’ü önceki twitlerinde Ekim Alptekin, Mehmet Karasu, Davut Dişli ilişkisini yazmıştım. Bu ilişki ağını aklınızdan çıkarmadan okumaya devam edin. Çünkü birazdan daha da derinleşeceğiz. Altan Ertürk, Uğur Dündar, Haluk Şahin ve Tuncay Mollaveisoğlu birlikte bir yemek yiyor. Ertürk sözler veriyor, “Ben Kamil Ekim Alptekin’in patronuyum” diyor. Gezi olaylarında yapılan yayınlar vs derken kanalda ilk ayrılık gerçekleşiyor. Gezi olaylarının sona ermesinden yaklaşık 15 gün sonra kanaldan ilk olarak Tuncay Mollaveisoğlu ayrıldı. Mollaveisoğlu’nun ayrılmasıyla birlikte önce Uğur Dündar ardından da Banu Güven, Ece Temelkuran, Gökmen Ulu, Özlem Gürses gibi isimler ayrıldı. ARTI 1 TV’de yaşanan bu istifanın ardından Erdoğan Toprak ve Altan Ertürk kanalın başına Can Dündar’ı getirmeyi kararlaştırıyorlar. Can Dündar ile Akmerkez’de gerçekleştirdikleri görüşmenin akabinde Can Dündar kanalın başına geçmeyi kabul ediyor. Uğur Dündar sonrası Can Dündar'da kanaldan ayrılıyor Gezi Olayları sürecini Uğur Dündar ile tamamlayan kanal 17-25 Aralık ve MİT Tırları sürecini de firari Can Dündar ile tamamlıyor. Operasyonel görevini başarıyla yapan Can Dündar ve ekibi de 3 Mart 2014’te Altan Ertürk’e teşekkür ederek kanaldan istifa ediyor. ARTI 1 TV’nin finans arayışında çaldığı kapı ve Kamil Ekim Alptekin’in ortakları Altan Ertürk ile Mustafa Karasu’yu görevlendiren kimdi? Dönemin CHP Genel Başkan yardımcısı Erdoğan Toprak. Peki Erdoğan Toprak kimin damadı? Engin Güner!!! Peki Engin Güner kim? Avukat Ece Toprak Güner’in babası ve uzun bir dönem FOX TV’nin hissedarı. Kiminle birlikte hissedar? News Corporation’ın sahibi, Yahudi Sermayesinin en önemli isimlerinden birisi olan Rupert Keith Murdoch. Diğer isimler gibi Murdoch isminide hafızanızda tutun, yeniden döneceğiz. CHP’li Erdoğan Toprak’ın eşi, Murdoch’ın ortağı Engin Güner’in kızı Ece Toprak Güner, Kamil Ekim Alptekin ile birlikte nerede karşımıza çıkıyor? European Council on Foreign Relations da. ABD Derin Devleti Neoconların Avrupa Ayağı olan ECFR’de kimler yok ki? George Soros, Ahmet Davutoğlu, Hanzade Doğan Boyner, Kemal Derviş ve tabiki Kamil Ekim Alptekin ile Erdoğan Toprak’ın eşi Ece Güner Toprak. Kamil Ekim Alptekin ile Ece Güner Toprak ECFR’de mesai arkadaşı. Fakat daha önemli ve daha derin bir ilişki var. O da FOX TV’de Engin Güner ile hissedar olan Murdoch ilişkisi. Alptekin ile Murdoch ilişkisinde köprü vazifesi gören isim ise Bijan R. Kian. İlişki ağının kök saldığı kuruluş ise kurucuları arasında Kamil Ekim Alptekin’in ortağı olan ve FBI Muhbiri RIza Sarraf ile Kamil Ekim Alptekin’i tanıştıran hatta FETÖ lideri Gülen’in kaçırılması komplosunda birlikte yargılandığı Bijan Kian yer aldığı Nowruz Komisyonu.

1 2 3 4 5